Friday, February 25, 2011

24/02/2011 Tarihli Toplantı Raporu

Merhabalar,

24.02.2011 tarihli dersimiz proje 3 ve 4 öğrencileri olarak birlikte toplantı halinde işlendi. 
Toplantıya Otizm Vakfı'ndan Ebru Hanım da katıldı. 
Aşağıdaki kısımda Proje 3 öğrencilerinin fikirleri ve bunlara yapılan yorumlar vardır.



Gözde Takıl:
  • İlk fikri enfofobi üzerineydi. Kişiye koku ve ses verebilen bir atkıdan referans alarak görüntü ve ses veren bir gözlük tasarımı önerisi sundu.
  • İkinci fikri kalp atışlarına göre hastayı sakinleştirmek için saran-sıkan nanoteknolojili bir tshirt tasarımıydı. 
  • Üçüncü fikri ise yüz körlüğü üzerine, tanımaları gereken insanların surat fotoğraflarının parçalarının olduğu bir bileklik tasarımıydı.

Ebru Hanım özellikle ikinci fikrin çok ideal olduğunu çünkü otistik çocukların üzerlerinde bir aksesuar pek taşıyamadıklarını, bir yerlere atabildiklerini iletti.

Özüm Asilkazancı:

Fikirlerinin çoğu öfke nöbetlerini sakinleştirme üzerineydi.

  • İlk fikri acıktığı, tuvaleti geldiği v.b. zaman bir arayüzde basacağı butonlar sistemiydi. Bu fikir de amaç eğitim ilerledikçe butonların hiyerarşisini ilerleterek çocuğa daha detaylı sorular sorması, örneğin acıktığı zaman butona bastıktan sonra meyva mı yemek mi istediğini soruyor.
  • İkinci fikri bir tepegöz sistemiyle duvara bazı görseller, yapbozların yansıtma yoluyla çocuğu duvarla etkileşime geçirerek, çocuğun hem eğitim hem de kas gelişiminin sağlanmasıydı.
  • Üçüncü fikri otistiklerin favori objeleri, şeyleri üzerineydi. Bir arayüz üzerinde sırasıyla önce bir renk sonra o renkli nesneler vs gibi adım adım gidecek test gibi bir sistem.
  • Dördüncü fikir uyku sorunları üzerine çocuğu sallayacak bir uyku setiydi.
  • Beşinci fikri vücut ısısına göre renk değiştiren tshirttü. Ama Özüm, Gözde'nin bu fikrin daha iyisini yaptığını ekledi.
  • Altıncı fikir el benzeri vücut ısısına denk bir objeyle özellikle öfke nöbetlerinde, otistiğin objeyi sıkması, tutması yoluyla sakinleşmesini sağlaması ve insan eline alışmasıydı.
  • Yedinci fikir öğrenmesi gereken prosüderleri anlatacak olan ve belki de ses desteği olacak bir kart sistemiydi.
  • Sekizinci ve son fikriyse stresini giderebileceği özel bir sallanan koltuktu.

Ebru Hanım üçüncü fikrin güzel bir sistem olduğunu söyledi. Altıncı fikirdeki objenin gerekli olduğu ama her çocuğun bunu kullanmayacağından bahsetti. Yedinci fikirdeki kart sisteminin geliştirilmesinin çok ideal olduğunu çünkü otistiklerin kart sistemine çok kolay adapte olabildiklerini aktardı. Ayrıca bazı işyerlerinde otistiklere yaptırılan işlerin prosedürlerinin anlatıldığı adım adım anlatan kart setlerini anlattı.

Gökhan Tekin: 

  • Gökhan'ın fikri algıyı yanıltmaya yönelik bir gözlüktü. Kişinin obsesif olduğu renk filtresi koyarak etrafını daha farklı görmesini sağlıyor. Ayrıca obsesyonunun olduğu nesneler, insanlar v.b. gördüğünde etrafı karartıyor yahut flulaştırıyor. Gözlüğün etkisi adaptasyon sürecini sağlamak için yavaş yavaş azalıyor.

Simge Hocanın alternatif önerisi hasta yakınlarındaki insanlar için yapılacak, otistiklerin algılarını anlamaya yönelik bir gözlüktü.

Ozan Eicher:

  • Ozan'ın fikri mimik öğretici bir arayüze sahip oyuncak cihazıydı. WebCam yoluyla bir yandan kendine bakarak, o anda yapması istenilen mimiğe dair ses ve görüntü desteğiyle çocuğun mimiği öğrenmesi sağlanıyor. Ayrıca sosyalleşme ihtiyacını karşılamak için cihazlar-arayüzler birbirleriyle bağlantıya geçmesi sonucu çocuklar birbirleriyle aynı mimiği yapmaya çalışıyorlar.

Ebru Hanım bu fikrin uygulanabilir olduğunu söyledi. Evren Hoca'nın sorusu üzerine dokunmatik ekranları kullanmakta butonlu sistemlere göre illa ki bir sorun yaşayacaklarını ama eğitimle dokunmatik ekranları da kullanabileceklerini söyledi.

Elif Akmanlar:

  • Elif'in ilk fikri bir tablet cihaz ve basit bir sosyal ağ kurulumuydu. Tabletler birbirlerine yaklaştırıldıklarında sesin artabileceğinden bahsetti. Ayrıca bu ağın üzerinden oyunlar oynanabileceğini ekledi.
  • İkinci fikri yer üzerinde özel bir platformdu. Üstüne çıkınca platformun bazı parçaları farklı renklere geçebiliyor, yanıp sönebiliyor. Ayrıca bu platform üzerinde grup etkinliği yapılarak çocukların sosyal ihtiyaçları da karşılanabiliyor.
  • Üçüncü fikir ayna üzerinde görüntüsüne bakarak kendini değiştirebilmesiydi. Örneğin bir maska yapabiliyor.
  • Dördüncü fikri parçalanmış algı üzerineydi. Eye-tracking olan bu sistemde (misal) 12 parçalı bir ekranda sadece çocuğun baktığı yerdeki parça titriyor, değişiyor v.b..
  • Beşinci fikri uyku sorunları üzerine bir beşik olabileceği üzerineydi.
  • Altıncı fikir çocuğa bazı sorumlulukların verilmesi ve bunu organize edip hatırlatacak bir arayüzdü.
  • Yedinci fikir otistiklere özel bir arama motoruydu. Otistikler için daha basit ve alakalı arama sonuçları getiriyor. Özellikle eğitim konusunda çok yardımcı oluyor.
  • Sekizinci fikir üzerinde küçük ekranlar olan küplerdi. Bu ekranlarda video da oynatabiliyor. Kullanım olarak örneğin küp hareket ettirilince videodaki adam yürüyor.
  • Dokuzuncu fikir, sekizinci fikirdeki küplerin bir başka hali üzerine yapılmış, bir küpleri dizme oyunuydu. Bu oyunda küpler, ekranlarındaki görüntülere göre diziliyor. Dizme işlemi bitince küplerin boyutları ve içerikleri değişiyor. Sonrasında oyun yineleniyor. Bu dizmelerle bilgi dizileri öğreniliyor, bilgi aktarımı mümkün kılınıyor.

İkinci fikrin sosyalleşme ihtiyacı için oldukça eğlenceli bir öneri olduğu konuşuldu. 
Üçüncü fikre binaen Ebru Hanım çocukların aynada kendilerine bakabildiklerini yahut buna alışabildiklerini söyledi. Altıncı fikrin özellikle ailelerin evdeki eğitimlerinde kullanabileceğini ekledi. 

Zeynep Dursun:

  • Zeynep'in fikri bir dokunmatik ekran üzerinde noktaları birleştirme oyunuydu. Çocuk önce çizgiler sonra basit geometrik şekiller sonrasında da objeleri (ev, araba, ağaç gibi) oluşturuyor. Noktalar her tamamlandığında içleri doluyor ve ses uyaranları destek oluyor. 
  • Fikrin 2. aşamasıysa sosyalleşme için bir oyundu. Çocuklar puzzle gibi bir görüntü üzerine kendi çizdiklerini yerlerine yerleştiriyor.

Ebru Hanım bu fikrin çok sözler verdiğinden bahsetti. Otistik çocuklara objeleri öğretmekte büyük yardımlar sağlayabileceğini ekledi. Çünkü otistikler bir araba çiz dendiğinde örneğin bir tekerlek çizebiliyorlar. 

Zeynep Baltalıoğlu:

  • İlk fikri eye-tracking yöntemiyle çocuğun neleri sevip sevmediğinin bir listesinin oluşturulmasıydı. Bu durum özellikle eğitim programlarından önce yapılırsa, eğitimcilere kolaylık ve katkı sağlıyor.
  • İkinci fikir aynayla iletişime geçme üzerineydi. Çocuk aynada kendine baktığında sistem "burnun nerede?" diye yazıyor ve söylüyor. Çocuktan bir süre sonra cevap gelmezse ayna üzerinde bir animasyon devreye giriyor ve cevabı gösteriyor. Bu fikrin ileri seviyesindeyse çocuğun yanında bir başkası misal ebeveyniyle bu oyun oynanıyor.
  • Üçüncü fikir çizgifilmlerin/filmlerin özel olarak tasarlanmış versiyonlarıydı. İzlerken filmde karakterler arasında bir etkileşim olduğunda görüntü durduruluyor ve oradaki bir obje test mantığında soruluyor. Doğru yanıt verilince film devam ediyor.
  • Dördüncü fikir uyku için bazı hologramlara bakarak ve onları taklit ederek rahatlamanın sağlanmasıydı. Karanlıkta uyumaktan daha kolay olacağını bahsetti.
__________________

Ebru Hanım'ın genel olarak söyledikleriyse:

  • 4 yaşla 20 yaş arasında öğretime dair çok büyük bir fark olmadığı ama 20 yaşta alışkanlıkların kırılması gerektiğinden öğretimin daha uzun süreceği.
  • Algılarının bizlerden çok farklı olduğu, dünyayı parçalanmış olarak gördükleri.
  • Dokunmatik ekranları kullandırmanın imkansız olmadığı, sadece öğretilmesinin gerekli olduğu.
  • Otistikler için anahtar sözcük: ALIŞKANLIK
  • Yeniliklere açık olmaları. Ama alıştıkları bir şeyin yerine başka bir şeyi koymadıkları.
  • Obsesyonlarının olduğu.
  • Her otistiğin birbirinden çok farklı olduğu.
  • Bazılarının suyu çok sevdikleri.

Ozan Eicher

No comments:

Post a Comment